Oca 11, 2023
Dünyada her geçen gün yenilenebilir ve çevreci enerjinin önemi artıyor. Ülkemizde de son yıllarda rüzgar ve güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar hız kazanıyor. Bursa firmaları da yenilenebilir enerji kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmak adına önemli yatırımlar gerçekleştiriyor.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği verilerine göre, Türkiye’de son on yılda en çok büyüme gösteren üç sektörden biri enerji oldu. Türkiye’de ilk rüzgar enerjisi santrali 1,5 MW kapasite ile İzmir’in Çeşme ilçesinde kuruldu. 10 Mayıs 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5346 no’lu Yenilenebilir Enerji Kanunu ve gelişen teknoloji ile birlikte ülkemizde rüzgar enerjisi alanında ciddi ilerlemeler yaşandı. 2019 yılı itibariyle Türkiye’nin birçok yerine 3 bin 285 türbin dikilerek enerji sistemine kazandırıldı. Rüzgar enerjisini verimli kullanmanın yolu hakkında EKOHABER’e değerlendirmelerde bulunan yatırımcılar ve uzmanlar Türkiye’nin karasal ve deniz üstü rüzgar enerjisi potansiyelinin 118 GW olduğuna vurgu yaparak, gelişmiş teknolojilerin ve yerli üretimin önemine dikkat çektiler.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının başında gelen rüzgar enerjisi; temiz, güvenilir ve düşük işletme maliyetine sahip bir enerji çeşidi olması sebebiyle tercih edilmektedir. Türkiye’de sahip olduğu jeopolitik konumu sebebiyle rüzgar enerjisine olan yatırımlara büyük önem vermekte ve devletimiz tarafından desteklenmektedir. Ülkemizin rüzgar enerjisi kapasitesini arttırmak amacı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan YEKA- 1 ve YEKA-2 proje ihaleleri tamamlanmış olup toplamda 2.000 Megavat Kapasitedeki tesislerin kurulumu ile ilgili süreç devam etmektedir. Son yıllarda ülkemizde bu sektöre yönelik yatırımlar oldukça artış göstermektedir. Türkiye rüzgarda dünya genelinde iyi bir örnek, iyi de bir temel oluşturmuştur. Birçok firma rüzgar türbinlerinin ve farklı bileşenlerin Türkiye’ de üretilmesi için çalışma yapmaktadır. Rüzgar yatırımları ekonomiktir. İstihdam ve vergi açısından ciddi fayda sağlamaktadır. Türkiye Rüzgar Enerjisi üretimi konusunda önemli bir potansiyeli sahiptir.
Türkiye’nin sahip olduğu toplam kurulu güç 8.288 MW, işletmedeki rüzgar enerji santrallerinin sayısı 197 adet, kurulu türbin sayısı 3.351, 2020 ilk altı aylık üretim oranı %8,52, inşa halindeki santrallerin gücü 2.451 MW’ dur.
Rüzgardan elektrik enerjisi üretimi Dünya sıralamasında Türkiye her geçen gün yukarı yönlü bir gelişim göstermektedir. Devletimiz ve Yatırımcılarımızın ilgilisi ve desteği ile Rüzgar Enerjisi sektöründe önümüzdeki yıllarda ilk sıralarda yer alacağımıza inanıyoruz.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek üzere Türkiye Cumhuriyeti’nde çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Bunlar üç ana başlık altında toplanabilir:
Fiyat belirleyici ve miktar yükümlülüğü getiren teşvikler, maliyet düşürücü yatırım politikaları ve kamu yatırımları ve Yenilenebilir Enerji pazarının gelişmesini sağlayacak teşvikler. Devletimizin sağladığı bu önemli teşvikler ile ülkemizde yerli ve yabancı firmaların yenilenebilir enerjiden elektrik üretmeye yönelik taleplerini arttırmıştır. Ülkemizin Yenilenebilir Enerji kaynaklarında yararlanma kapasitesi gün geçtikçe artmaktadır. Devlet tarafından Rüzgar Türbini aksamları ile ilgili de teşviklerin devreye alınması durumunda ülkemizin İhracat ve İstihdam konusunda fayda sağlayacağı görüşündeyiz.
Ülkemizde son yıllarda yerli ve yabancı sanayicilerin attığı adımlarla rüzgar türbini sanayisinde yerli üretim oranımız ciddi şekilde artmıştır. Sektörde uzun yıllardır faaliyet gösteren, teknoloji ve tecrübe sahibi firmalarla işbirliği yapıp bu alanda çok daha hızlı mesafe alabilir ve ülkemize yabancı yatırımcı çekebiliriz. Kuruluşumuz Barga Bayramoğlu Rüzgar Enerjisi Ürünleri A.Ş. bu vizyona ve dolayısıyla İspanya ve Türkiye endüstrisinin bileşkesine örnektir. Bunun gibi birçok örnek ülkemizde yer almaktadır. Bu ve benzeri iştiraklere, sektörde faaliyet göstermek için çaba sarf eden yerli üreticilerimize sağlanacak teşvik ve desteklerle başarı ivmemiz, yerli imalat oranımız artacak ve maliyetlerimiz düşecektir. Bu da arkasından global pazarda rekabet/maliyet avantajımızı perçinleyecektir.